top of page

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Oy Kullanma Hakkının Kısıtlanması

Başvuru No: 29411/07Karar Tarihi: 17 Eylül 2013Davacı: Ahmet Atahür SöylerDavalı: Türkiye CumhuriyetiKonu: Mahkûmların oy kullanma hakkı

Dava Hakkında Genel Bilgiler

Söyler / Türkiye davası, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Ahmet Atahür Söyler tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvuruyla açılmıştır. Başvurucu, cezaevinde hapis cezası infaz edilirken 2007 genel seçimlerinde oy kullanma talebinin reddedilmesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) ek 1 No’lu Protokol’ün 3. maddesi kapsamında güvence altına alınan "serbest seçim hakkı"nın ihlali olduğunu iddia etmiştir. Söyler’in oy kullanma hakkının cezaevi mahkûmu olması gerekçesiyle kısıtlanması, davanın esasını oluşturmuştur.

AİHM, yaptığı incelemede, Türkiye'de mahkûmların suç türü ve ceza süresi fark etmeksizin genel olarak oy kullanma hakkından mahrum bırakıldığını belirlemiş ve bu durumu incelemiştir. Mahkeme, Türkiye’deki bu uygulamanın demokratik toplum ilkeleriyle uyumlu olup olmadığını ve orantılı bir tedbir olup olmadığını değerlendirmiştir. Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 No’lu Protokol’ün 3. maddesi olan serbest seçim hakkı ile bağlantılı olarak Türkiye’nin uygulamalarını ele almıştır.

Dava Süreci ve Olaylar

Başvurucu Ahmet Atahür Söyler, Türkiye'de iş insanı olarak faaliyet gösterirken banka hesabında yeterli bakiye olmaksızın çek keşide etme suçu nedeniyle mahkûm olmuştur. Türk Ceza Kanunu’nun o dönemde yürürlükte olan hükümleri uyarınca, çek karşılıksız çıktığında bu eylem suç sayılmakta ve hapis cezası ile cezalandırılmaktaydı. Söyler, bu nedenle toplam 4 yıl 11 ay 26 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Cezasının infazına 11 Nisan 2007 tarihinde başlanmış ve bu süreçte İzmir Buca Cezaevi'nde kalmıştır.

Söyler, 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Türkiye genel seçimlerine katılmak istemiş, ancak hükümlü olduğu için oy kullanma hakkı elinden alınmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’na başvurarak oy kullanma hakkının geri verilmesini talep eden Söyler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Hirst / Birleşik Krallık (No. 2) davasında verdiği karar doğrultusunda, mahkûmların oy kullanma hakkına getirilen genel yasakların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu öne sürmüştür. Ancak, Yüksek Seçim Kurulu bu talebi reddetmiş ve Türk hukukuna göre mahkûmların oy kullanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.

Söyler, cezaevinde kaldığı süre boyunca oy kullanamamıştır ve şartlı tahliye ile 9 Nisan 2009’da serbest bırakılmasına rağmen, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca, hapis cezası tamamen sona erene kadar (1 Nisan 2012) siyasi hakları kullanma yasağı devam etmiştir. Söyler, bu durumun hem serbest seçim hakkını ihlal ettiğini hem de orantısız bir yaptırım olduğunu iddia ederek AİHM’ye başvurmuştur.

AİHM’nin Değerlendirmesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Söyler’in başvurusunu incelerken, öncelikle Türkiye’nin 1 No’lu Protokol’ün 3. maddesi ile güvence altına alınan serbest seçim hakkına yönelik uygulamalarını değerlendirmiştir. Mahkeme, seçimlerin adil bir şekilde yapılmasının ve halkın kanaatlerini özgürce ifade edebilmesinin demokratik toplumların temel unsurlarından biri olduğunu vurgulamıştır.

Türkiye’de Mahkûmların Oy Kullanma Hakkı

Türkiye'deki hukuk sistemi, Anayasa ve seçim kanunları doğrultusunda, kasten suç işlemiş mahkûmların cezaevinde bulundukları süre boyunca oy kullanmalarını yasaklamaktadır. Ayrıca, ceza süresi bittikten sonra da, şartlı tahliye edilen mahkûmlar için hapis cezası tamamen sona erene kadar (örneğin cezanın infazı tamamlanana kadar) bu yasağın devam ettiği bir düzenleme mevcuttur. Söyler davasında olduğu gibi, suçun ağırlığı ya da cezanın süresi gibi hususlar dikkate alınmaksızın, tüm mahkûmlar bu yasağa tabi tutulmuştur. Bu durum, AİHM’nin daha önce incelediği Hirst / Birleşik Krallık (No. 2) ve Scoppola / İtalya (No. 3) gibi davalarda ele alınmış ve bu tür genel yasakların orantısız olduğuna hükmedilmiştir.

AİHM, Söyler’in işlediği suçun niteliğine ve aldığı cezanın süresine rağmen, oy kullanma hakkının tamamen elinden alınmasının demokratik bir toplumun gereklerine uygun olmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Türk mevzuatındaki düzenlemelerin, mahkûmların oy kullanma hakkına getirdiği genel yasağın ölçüsüz ve orantısız olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, cezanın türü, süresi ya da mahkûmun kişisel durumunun göz önüne alınmadığına dikkat çekmiştir. Bu durum, AİHM’ye göre, demokratik toplumlarda benimsenmesi gereken temel ilkelerle bağdaşmamaktadır.

Mahkeme Kararının Gerekçeleri

AİHM, kararında şu önemli gerekçelere yer vermiştir:

  1. Orantısız Yasaklar: Türkiye’deki mevcut düzenlemeler, cezanın ağırlığı veya suçun niteliği gibi faktörler gözetilmeksizin tüm kasten işlenmiş suçlar için oy kullanma yasağı öngörmektedir. Bu genel yasağın demokratik bir toplumun gereklilikleriyle uyumlu olmadığı ve orantısız olduğu değerlendirilmiştir.

  2. Hakimin Müdahalesinin Eksikliği: Türkiye’deki mevzuatta, mahkemelerin mahkûmların oy kullanma hakkına kısıtlama getirip getirmeme konusunda takdir yetkisi bulunmamaktadır. AİHM, mahkemelerin bireysel vakalarda değerlendirme yapmaksızın doğrudan uygulanan bu yasağın, orantılılık ilkesine aykırı olduğunu tespit etmiştir.

  3. Kapsamlı Yasak: Mahkeme, oy kullanma yasağının cezanın türüne ya da süresine bakılmaksızın kasten suç işleyen tüm mahkûmlar için geçerli olmasının, geniş kapsamlı bir hak mahrumiyeti oluşturduğunu belirtmiştir. Bu tür bir yasağın demokratik toplumlarda kabul edilebilir olmadığını vurgulamıştır.

  4. Mahkûmun İşlediği Suç ile Yasak Arasındaki Bağlantı: AİHM, Söyler’in işlediği suçun (karşılıksız çek düzenlemek) doğrudan oy kullanma hakkından mahrum edilmesine gerekçe olacak bir niteliğe sahip olmadığını belirtmiştir. Mahkeme, bu tür hafif suçlar için uygulanan bu kapsamlı yasakların orantısız olduğunu vurgulamıştır.

Sonuç ve Karar

AİHM, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 No’lu Protokol’ün 3. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir. Mahkeme, Söyler’in oy kullanma hakkından mahrum edilmesinin, orantısız bir yaptırım olduğunu ve demokratik bir toplumun gerekleriyle bağdaşmadığını belirtmiştir. Türkiye'nin mahkûmlar için uyguladığı genel oy kullanma yasağı, suçun niteliği, cezanın süresi gibi unsurlar dikkate alınmadan geniş kapsamlı ve doğrudan uygulanmakta olduğundan, bu uygulamanın kabul edilebilir bir sınırlama olmadığı sonucuna varılmıştır.

Mahkeme, Türkiye’nin, başvurucu Ahmet Atahür Söyler’e manevi tazminat talebinde bulunduğu halde herhangi bir maddi tazminat ödemesine gerek olmadığını, ancak yargılama giderleri için 3.000 Avro ödemesi gerektiğini kararlaştırmıştır. Ayrıca, Mahkeme, ihlal tespitinin tek başına başvurucunun uğradığı manevi zararı karşılamak için yeterli olduğunu belirtmiştir.

Kararın Önemi

Söyler / Türkiye kararı, AİHM’nin mahkûmların oy kullanma haklarına yönelik genel yasakların demokratik toplumlarda kabul edilebilir olmadığını bir kez daha teyit eden önemli bir içtihat niteliğindedir. Karar, ceza infazı sürecinde olan bireylerin siyasi haklarının korunması gerektiğini vurgulamakta ve bu tür hak mahrumiyetlerinin ancak orantılı bir şekilde uygulanabileceğini belirtmektedir.

Bu karar, Türkiye’deki mevcut düzenlemelerin mahkûmların oy kullanma hakkına getirdiği genel yasakları yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koymaktadır. AİHM, demokratik toplumların temel ilkelerine aykırı olan bu tür genel yasakların kabul edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir.

Sonuç

Söyler / Türkiye kararı, AİHM’nin, mahkûmların oy kullanma haklarına yönelik geniş kapsamlı ve doğrudan uygulanan yasakların demokratik toplum ilkeleriyle uyumsuz olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu bir davadır. Bu karar, Türkiye’deki mahkûm haklarına ilişkin yasal düzenlemelerde reform ihtiyacını gündeme getirmiş ve demokratik toplumlarda temel hakların korunması konusundaki standartları yeniden hatırlatmıştır.

Comments


Son Yazılar

bottom of page