top of page

Markanın İtibarı ve İtibar Kaybı Tazminatı-Sınai Mülkiyet Hakkına Tecavüz

Tanım, Kapsam ve Hukuki Boyutu

Markaların itibarı, ticari dünyada kritik bir yere sahiptir. Bir marka yıllar içerisinde tüketici zihninde oluşturduğu güven ve saygınlıkla ayakta kalır. Bu sebeple, markaların itibarı sadece maddi varlıklarıyla değil, aynı zamanda piyasadaki duruşlarıyla da ilişkilidir. Peki, markaların itibarı nasıl korunur? Marka haklarına tecavüz edenlere karşı hangi yasal önlemler alınabilir ve itibar kaybı tazminatı hangi koşullarda talep edilebilir?

Bu yazımızda, markaların itibarı, bu itibarın korunması ve itibar kaybı tazminatının hukuki dayanakları hakkında kapsamlı bilgi vereceğiz. Konuyu Yargıtay kararları ışığında değerlendirip, markanın itibarını koruma yollarını detaylandıracağız.

1. Markanın İtibarı Nedir?

Markanın itibarı, yıllar içinde tüketici ve toplum nezdinde oluşturduğu güven, kalite algısı ve saygınlıktır. İyi bir marka, yalnızca ürün ya da hizmetin kalitesiyle değil, aynı zamanda uzun süreli olumlu algılar ve tüketici memnuniyetiyle de tanımlanır. Markanın itibarı, piyasa değeri açısından büyük bir rol oynar ve korunması gereken bir unsurdur.

Örnek: Bir otomobil markası, yıllardır piyasada olan araçlarının sağlamlığı, güvenliği ve uzun ömürlülüğü ile anılıyorsa, bu marka güvenilir ve saygın olarak kabul edilir. Bu markanın itibarına yönelik olası bir tecavüz ya da kötü niyetli kullanım, tüketici gözündeki algıyı olumsuz etkileyebilir ve marka değerini düşürebilir.

2. İtibar Kaybı Tazminatı Nedir?

İtibar kaybı tazminatı, markanın itibarını zedeleyen haksız fiiller nedeniyle markanın zarar görmesi durumunda talep edilebilecek bir tazminat türüdür. Türk hukukunda, bu tazminat türü 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 150. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:

"Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu ürünlerin uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda, sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir."

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, itibar kaybı tazminatı maddi ve manevi tazminatlara ek olarak talep edilebilir. Yani, markanın zarar gören itibarı nedeniyle hak sahibi hem maddi hem de itibar tazminatı talep edebilir.

3. İtibar Kaybı Tazminatının Koşulları

Markanın itibarına zarar verildiği iddiasıyla itibar kaybı tazminatı talep edebilmek için belirli şartların yerine getirilmiş olması gerekmektedir:

a) Tanınmış ve Saygın Bir Marka Olması

İtibar kaybı tazminatının en önemli şartlarından biri, markanın tanınmış ve itibar sahibi bir marka olmasıdır. Marka, tüketici nezdinde belirli bir saygınlığa sahip olmalı ve pazarda uzun süreli bir güven yaratmış olmalıdır. Tanınmamış bir marka için itibar kaybı tazminatı talep edilemez.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2021/405 K. 2022/2070 Sayılı kararı itibar tazminatı talep edebilmek için markanın tanınmışlık niteliğinin ispatlanması gerektiğini vurgular. Yargıtay’a göre, marka itibar kaybı tazminatına hak kazanabilmek için marka sahibinin, markanın kalitesini, prestijini ve tüketiciler üzerindeki etkisini mahkemeye kanıtlaması gerekir.

b) Kötüye Kullanım veya Uygunsuz Üretim

İtibar kaybı tazminatı, markaya zarar veren kötüye kullanım veya markanın değerine zarar veren bir üretim veya hizmet sunumu durumunda söz konusu olur. Örneğin, markanın adı altında üretilen sahte ya da kalitesiz ürünler markanın itibarını zedeler.

Örnek: Tanınmış bir çanta markasının logosunu taşıyan, ancak kalitesiz malzemelerden yapılmış taklit çantaların piyasada yer alması, markanın itibarına zarar verebilir. Bu tür bir durumda, marka sahibi itibar kaybı tazminatı talep edebilir.

c) İtibar Kaybının Somut Olarak Kanıtlanması

İtibar kaybı tazminatının talep edilebilmesi için markanın itibarındaki zararın somut bir şekilde ispat edilmesi gerekmektedir. Bu zarar, markanın toplumda oluşturduğu güven ve saygınlığın zedelenmesi ile ilgili olmalıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2017/2478 K. 2019/1345 Sayılı kararı bu konuda net bir yaklaşım ortaya koymuştur. Yargıtay, bir markanın itibarının zarar gördüğünün ispat edilmesinin tazminat talebinin en temel unsurlarından biri olduğunu belirtmiştir. Zararın somut olarak kanıtlanamaması durumunda tazminat talebi reddedilebilir.

4. İtibar Kaybı Tazminatı ile Maddi ve Manevi Tazminatın Farkı

İtibar kaybı tazminatı, hem maddi hem de manevi tazminat taleplerine ek olarak talep edilebilecek bir tazminattır. Ancak, maddi ve manevi tazminattan farklıdır. Çünkü maddi tazminat, markanın ekonomik zararını giderirken, manevi tazminat marka sahibinin kişisel itibarını koruma amacı güder.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi, E. 2020/1359 K. 2022/1482 Sayılı kararı, bu ayrımı şu şekilde yapmıştır: “İtibar tazminatı, doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını taşır. Manevi tazminat ise marka sahibinin ticari itibarı ve kişisel itibarındaki zararları kapsar.”

Bu karardan anlaşılacağı üzere, itibar kaybı tazminatı doğrudan markanın itibarına yönelik zararları kapsarken, manevi tazminat ticari ya da kişisel imajın bozulmasını telafi etmeyi amaçlar.

5. İtibar Kaybı Tazminatı İçin Yargıtay Kararları

Yargıtay kararlarında, itibar kaybı tazminatı talebi sıkça gündeme gelmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/8175 K. 2016/5114 Sayılı kararı, itibar kaybı tazminatının hem maddi hem de manevi boyutu olduğunu kabul eden önemli bir karardır. Bu karara göre:

“İtibar kaybı, markanın imajına zarar verilmesi sonucunda oluşan bir kayıptır. İtibar tazminatı belirlenirken, imajın yeniden inşası için yapılan giderler ve itibar kaybının manevi yönü dikkate alınmalıdır.”

Bu karar, markanın itibarını geri kazanmak için yapılması gereken harcamalar (örneğin reklam kampanyaları) ile manevi zararın bir arada değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

6. İtibar Kaybı Tazminatının Hukuki Boyutu ve İlliyet Bağı

Marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, itibar kaybı tazminatının talep edilebilmesi için tecavüz fiili ile zarar arasında bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu, haksız fiil hukukunda genel olarak aranan bir şarttır. Marka sahibinin, marka hakkına yapılan saldırının doğrudan marka itibarına zarar verdiğini ispatlaması gerekir.

Örnek: Markanın adı altında üretilen sahte ürünler, markanın kalitesine ve tüketici gözündeki algısına zarar veriyorsa, bu durumda itibar kaybı tazminatı talep edilebilir.

7. İtibar Kaybı Tazminatı İçin Görevli Mahkeme

İtibar kaybı tazminatına ilişkin davalarda yetkili mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleridir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 156. maddesi gereği bu tür davalar, fikri ve sınai haklar konusunda uzmanlaşmış mahkemelerde görülür.

8. Zamanaşımı Süresi

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre itibar kaybı tazminatı taleplerinde genel zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Bu süre, haksız fiilin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ise 10 yıldır. Ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü durumlarda ise daha uzun süreli zamanaşımı uygulanır.

9. Sonuç

İtibar kaybı tazminatı, marka haklarının korunması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Markalar, yıllar boyunca elde ettikleri itibarın korunması için bu tazminat hakkını kullanabilirler. Yargıtay kararları ve kanun maddeleri ışığında, markaların itibar kaybı durumunda maddi ve manevi tazminat taleplerine ek olarak itibar kaybı tazminatını da talep edebileceği açıktır. Ancak, itibar kaybı tazminatının talep edilebilmesi için markanın tanınmışlık niteliğinin ispatı, zarar ve illiyet bağının somut olarak ortaya konulması gerekmektedir.

留言


Son Yazılar

bottom of page